Telefon
WhatsApp
Budapeşte Zirvesinde Türk Dünyası Tarihinin Önemli Bir Sayfası Yazıldı Türk Dünyası Ailesi Budapeşte’de Buluştu / Büyükelçi Hulisi Kılıç’ın Makalesi
Hax

BUDAPEŞTE ZİRVESİNDE TÜRK DÜNYASI TARİHİNE ÖNEMLİ BİR SAYFA DAHA EKLENDİ

Türk Devletleri Teşkilatı’nın 20-21 Mayıs tarihlerinde Budapeşte’de düzenlenen Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi tarihi bir önem taşımaktadır. Macaristan, teşkilata yalnızca gözlemci üye olmasına rağmen, Başbakan Viktor Orban’ın ev sahipliğinde düzenlenen bu gayriresmî zirvede ilk kez “Türk Aile Meclisi” toplanmış ve Budapeşte, Türk dünyasının birlik ruhuna görkemli bir sahne olmuştur.

Başbakan Orban, Macaristan’ın 2018 yılında dönemin Türk Konseyi’ne gözlemci üye olarak katılımını sağlamış; 2021 yılında Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşen yapının içinde ise fiilen bir üye gibi aktif rol üstlenmiştir. Budapeşte’de TDT ofisinin açılması, bu bağlılığın somut göstergesidir. Orban’ın bu zirveye ev sahipliği yapması, Türk Dünyası’na verdiği desteğin güçlü bir sembolüdür.

Sayın Orban, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gibi “Neyi, ne zaman ve nasıl yapacağımı ben bilirim” diyen, halkının ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan, bağımsız bir siyaset izleyen bir liderdir. Avrupa içinde benzerine az rastlanır şekilde, milli duruş sergileyen bir “babayiğittir”.

Budapeşte Zirvesi, Avrupa’ya ve tüm dünyaya, Başbakan Orban’ın yalnız olmadığını; arkasında Avrupa’nın fiziki ve enerji güvenliğini sağlayan, doğal kaynaklar ve jeopolitik konum açısından son derece güçlü kardeş Türk devletlerinin olduğunu açıkça göstermiştir. Bu zirve, Başbakan Orban’ın Avrupa’daki saygınlığını ve etkisini daha da artırmıştır.

Zirve aynı zamanda Brüksel’e açık bir mesaj niteliği taşımaktadır:

“Siz Özbekistan’a giderseniz, biz de Avrupa’nın kalbi Macaristan’a geliriz.”

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in 14 Şubat 2024’te yaptığı yemin töreninde ifade ettiği gibi:

“Türk Dünyası, büyük bir coğrafyadır.”

Budapeşte Zirvesi, bu sözün doğruluğunu bir kez daha göstermiştir. Kazakistan’dan Macaristan’a, Moldova’daki Gagavuz Yeri’ne kadar uzanan bu geniş coğrafya, Türk dünyasının büyüklüğünü ve gücünü gözler önüne sermektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelerin siyasi, ekonomik, askerî güçleri ve stratejik konumları dikkate alındığında, gurur duymamak elde değildir.

Bu bağlamda:

  • Türkiye: Avrupa’nın en büyük, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip; G20 üyesi ve Asya ile Avrupa’yı birleştiren kilit ülkedir.
  • Azerbaycan: Enerji arz güvenliğini sağlayan, Güney Kafkasya’da söz sahibi, kilit stratejik konuma sahip bağımsız bir aktördür.
  • Macaristan: NATO ve AB üyesi, kararlı siyasetiyle dikkat çeken ve her yıl düzenlediği Hun-Türk Kurultayı ile Türk dünyasına önem veren güçlü bir devlettir.
  • Kazakistan: 2.724.900 km² yüzölçümüyle dünyanın dokuzuncu büyük ülkesi; enerji kaynakları ve tarımsal potansiyeliyle öne çıkan bölgesel bir güçtür.
  • Özbekistan: Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev liderliğinde yatırım, istikrar ve saygınlık kazanan; maden ve tarım zenginliğine sahip bir ülkedir.
  • Kırgızistan: Orta Asya’da stratejik konumuyla İpek Yolu’nun merkezinde yer alan önemli bir devlettir.

Budapeşte Zirvesi’nde iki önemli eksik dikkat çekmiştir:

  • Türkmenistan: Kardeş Türkmenistan’ın TDT’ye katılması büyük önem taşımaktadır. Teşkilat askerî bir ittifak değil; ortak soy, tarih, kültür ve dil birliğine dayalı bir yapıdır. Türkmenistan’ın üyeliği bu birliği tamamlayacaktır.
  • KKTC: Doğu Akdeniz’in Türk kalesi konumundaki KKTC, hâlâ uluslararası alanda tanınmamaktadır. BM ve AB’nin adaletsiz tutumlarına karşı, kardeş ülkelerin KKTC’yi tanımaya başlaması beklenmektedir.

TDT üyesi ülkeler, Asya, Avrupa ve Afrika arasında önemli lojistik imkânlar sağlamaktadır.

Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesi, Pekin’i Londra’ya bağlayan çağın en büyük ulaşım projelerinden biridir. Bu hat, Türk Devletleri Teşkilatı’na uluslararası prestij kazandırmaktadır.

TDT’nin kurumsal yapıya kavuşmasında Cenap Prezident İlham Aliyev’in tarihi rolü unutulmamalıdır.

2009 yılında Nahçıvan’da imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile Türk Konseyi kurulmuş, bu da düzenli zirve geleneğinin temelini oluşturmuştur.

 

Ayrıca, gayriresmî zirve önerisi de Sayın Aliyev’e aittir. Böylece, TDT liderleri yılda iki kez bir araya gelme fırsatına kavuşmuştur.

3 Ekim 2009’da Nahçıvan’da başlayan yolculuk, 21 Mayıs 2025’te Budapeşte’ye ulaşmıştır.

Gelecekte, Türk Devletleri arasında ticaretin artması, gümrük birliğinin kurulması, kimlik kartlarıyla serbest dolaşım sağlanması ve TDT coğrafyasının ortak pazara dönüşmesi hedeflenmektedir.

Ekonomik güç, siyasi gücü beraberinde getirir. Bu nedenle iktisadi iş birliği, TDT’nin temel taşıdır. Türk Devletleri Teşkilatı, her geçen yıl daha da büyüyen bir ekonomik güç haline gelmektedir.

TDT, hiçbir ülkeye karşı bir tehdit değildir. Barış, dayanışma ve komşuluk temelinde hareket eder. Üye devletlerin Rusya-Ukrayna savaşındaki tarafsızlık politikaları bunun en açık kanıtıdır.

Sonuç olarak, TDT siyasi, ekonomik ve stratejik yönüyle bölgesel ve küresel barışa, enerji güvenliğine ve kalkınmaya katkı sağlayan önemli bir aktör haline gelmiştir.

Üye devletlerin ortak irade ve kararlılığıyla, bu teşkilat gelecekte küresel ölçekte söz sahibi bir güç merkezi olacaktır.

21. Yüzyıl Türk Yüzyılı Olacaktır.

Gücümüz Birliğimizdedir, Birliğimiz Gücümüzdür.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene!

 

26 Mayıs 2025

Hulusi KILIÇ

T.C. Azerbaycan Eski Büyükelçisi
IMZA İB Türkiye Temsilcisi

Türkiye-Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi


0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

ALTINBAŞ Kuyum
OPET

E-Bülten Aboneliği