Telefon
WhatsApp
DESTAN YAZAN HALK MÜDAFAASI
Hax

DESTAN YAZAN HALK MÜDAFAASI

                                                                       Dr. Tayfun Atmaca        11.Temmuz.2021

                                                             Delikanlım, İşaret aldığın gün Atandan Yürüyeceksin.

Millet yürüyecek arkandan (Arif Nihat Asya)

Türklerin demokrasi mücadelesi özlerini aslında Torosların zirvesinden Mersin Arslanköy’den alır. 1947 de, sandık başına giden köylüler, CHP adayı eski muhtara değil diğer aday Hasan Dönertaş’a oy verip muhtar seçerler. Oyların sayımından sonra tasnif yapılacağı sırada görevde olan muhtar ve azalar nahiye müdürünü de yanlarına alarak seçimin sonucunu değiştirmek için seçimde hile yapıldı derler. Köye gönderilen Jandarmalar sandığa ulaşmak istediklerinde bir direnişle karşılaşırlar. Arslanköy sakinleri sandık namusumuzdur sözünü tarihimize kazandıracak bir mücadele örneği gösterirler. Özellikle de kadınlar sandıkları okula kapatıp binanın etrafında el ele tutuşarak sandıkları korurlar. Ölürsek de sandığımızı ve namusumuzu koruyarak öleceğiz diyen Arslanköy sakinleri Türk demokrasi tarihinin kayıtlara geçmiş örneklerinden sadece birisidir. Hülasa milletimiz bugünkü teknik anlamıyla olmasa bile içerdiği mana ve işlev bakımından uzunca bir süredir demokratik bir yapıyı arzu etmektedir ve bunun için mücadele vermiştir. Bu mücadele bugün de yarın da devam edecektir.

  15 Temmuz gecesi göstermiştir ki Yeni Türkiye pasif yurttaşlar ile değil, demokrasiyi yaşam biçimi haline getirmiş her anlamda aktif ve katılımcı yurttaşlarıyla ayakta kalacaktır. Sistemi her koşul altında korumak ve demokrasiye sahip çıkmak bir vatandaşlık görevidir. Atalarının 27 Mayısta Adnan Menderes’i yalnız bırakmasının belki de rövanşını 15 Temmuz gecesi gövdesini tanklara siper ederek vermişlerdir. Toplumun şer güçler tarafından ayrıştırılmaya başlandığı böyle bir süreçte kendine ait olanı koruyarak tarihe adlarını altın harflerle yazdırmayı başarmışlardır.

 Türkiye’de demokrasinin oluşmaya başladığı 50’li yıllardan bu güne toplum farklı görünümlerde kutuplaşmış, bu kutuplaşmalar bir takım problemleri de beraberinde getirmişlerdir. Her zaman devlet refleks olarak kendini koruyacak tedbirleri alma gereği duymuş, devletin varlığına düşmanlık yapanlara, devleti ortadan kaldırmak isteyenlere karşı mücadelesini devam ettirmiştir. Bu mücadele sadece devletin silahlı unsurlarıyla yürütülecek bir mücadele değildir. Silahlı unsurlar bazen  sorunun ana kaynağını teşkil etmektedirler. Bu gerçek maalesef demokrasinin uğradığı ağır kırılmalarda bir kez daha anlaşılmış, tarihsel acı tecrübeler farklı bir direniş mücadelesinin zorunluluğunu gerekli kılmıştır. Bu mücadelenin ne ve nasıl olması gerektiği buhran dönemlerinde doğaçlama kendisini var etmiş, bu gücün nelere muktedir olacağı da yine 15 Temmuz gecesi hem sivil siyaset hem Fethullahçı Terör örgütü tarafından görülmüştür.

İnsanları potansiyel mücadele unsuru olarak motive edebilmek için onların bir takım beklentilerinin uzun yıllar içinde karşılanması ve devlete karşı bir aidiyet duygusunun oluşturulması elzemdir. Darbeleri önceden önleyebilmek için uzun süreç içinde yapılması zorunlu bir takım uygulamalar vardır ki bu düzenlemeler halkın devlete güvenini tesis edebilmek noktasında önemlidir.

Bu düzenlemeler, asker sivil arasındaki münasebetleri evrensel kurallara uygun biçimde yeniden düzenlemek, adaleti hukuk sisteminin temeline yerleştirmek, hukuku güvence altına almak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmak, toplum ve devlette aidiyet oluşturmak; çarpık her türlü zihniyet ve din anlayışları ile mücadele etmek, hesap verebilirlik, iyi niyet, gibi ilkeler olarak sıralanabilir.

1923’den 2016’ya demokrasi tarihi acı tecrübelerle şekillenmiş bir toplum için elindekine sahip çıkmak- ki elindeki sadece kadim geçmişin bir abidesidir- için verilen uğraş demokratik bir varoluş mücadelesidir. Bu mücadele 93 yıllık kazanımları ya kaybetmek ya da daha güçlü var olma mücadelesidir. Tecrübelerle biriktirilenler 15 Temmuz gecesi halkın müdafaasına ışık tutmuş ve o gece yolunu aydınlatmıştır. Son bir asırda dört darbe ve iki muhtıra geçiren toplum ve siyasi partiler darbenin ülke için nelere mal olabileceğini iyi bildiğinden nasıl önlenebileceği konusunda da belli düzeyde bilinç, deneyim ve cesarete kavuşmuştur.

AK Parti dönemi politikaları askerin siyaset üzerindeki vesayet mekanizmalarını ciddi oranda geriletmiş ve toplumsal hafızayı yeniden inşa etmiştir. Bu bağlamda 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasında en önemli etkenlerden biri toplumsal hafızada darbelere yönelik oluşturulan negatif algı ve tutumlardır. 1960’lardan itibaren her bir askeri darbenin farklı toplumsal kesimlere yönelik doğrudan olumsuz sonuçlarının olması darbelere karşı toplumsal birlikteliği oluşturmuştur. 

Toplumsal hafızada derin acı izler bırakan darbeler insanlara sessizliğin nelere mal olduğunu da göstermiş, demokrasi mücadelesi verirken darağacına giden bir başbakanın ardından bir türlü normalleşemeyen toplumsal ve siyasal hayat halkın “artık bir şeyler yapmamız lazım” gerçeğini görmesini sağlamıştır. Halkın bu enerjisini harekete geçirebilmek beki de o gecenin en kritik kararıdır. Hafızalarda en kutsallarına bile dokunulduğunda sesini çıkaramamış, seçtikleri yöneticiler ahlaksızca darbelerle, muhtıralarla alaşağı edilirken sesini çıkaramamış, tabir-i caizse “bekçi düdüğü ile cami boşaltan bir cemaat” vardır. Ancak bu kez, darbe bildirisi TRT’de okunduktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel bir televizyon kanalından halkı sokağa çıkmaya davet etmesi, oyunu bozan bir hamle olmuştur. 

Vatansever olan herkesin hiç düşünmeden darbeye karşı koymak için indiği meydanlar, caddeler, sokaklar o gece bir can pazarına dönüşmüştü. Pek çok kişi belki de darbeyi savuşturmak için indiği meydanlarda kendi canı, kardeşi, arkadaşı, komşusu olan askerin kendilerine ateş açacağını, bu kader kalleş olabileceklerini kestiremedi. Ve tabi ki işgalci darbeci casus çetesi de böyle bir dirençle karşılaşacağını belli ki beklemiyordu.

Zira insanlar, bütün kritik mekânlarda, özellikle de devletin idare edildiği tüm merkezlerde büyük direnişler sergilediler ve o gece şehit olanların kahir ekseriyeti de bu alanlarda gerçekleşti. Devleti ele geçirmeye giden işgalciler, devletin resmi görevlilerinden önce halkla karşılaştılar. O gece “tank nasıl durdurulur” konulu arama sayısı yüzbinleri buluyor, ateş açılıp insanlar öldürülürken, buna göre daha fazla sayıda insan alanları dolduruyor ve darbeciler kiminle uğraşacaklarını şaşırıyor. 

Darbeciler en ince noktasına kadar her şeyi hesap etmişlerdi, helikopterleri vardı, F16’lar bombalarla hazırlanmıştı, tanklar tam teçhizatlıydı, hesap etmedikleri tek şey Milletin refleksiydi. Millet darbe karşısında sessiz kalır sanmışlar, tankların önüne dikileceklerini, iradesi çiğnenmesin diye canını verebileceğini hesap etmemişlerdi.

Halk kendisine biçilen cesareti yoktur gömleğini evde askıya asıp çıktı sokaklara. Darbecilere karşı verdikleri mücadele ile iradesinin çiğnenmesine sesiz kalmadı kalamadı. Şehit düşmenin kutsiyetine inanan kalabalıklar mücadeleden vazgeçmediler, ölenin yerine onlarcası yığıldı. Tankın önüne yatan, gövdesini devletine siper eden binlerce ölümsüz kahramanın elde ettiği büyük bir zaferdir 15 Temmuz. Bu direniş aslında darbecilerin hiç beklemedikleri kendilerine karşı yapılan bir Karşı Darbedir. Halk o gece darbecilere yaptığı karşı darbeyle hainleri hiç beklemedikleri bir anda ve hiç beklemeyecekleri şekilde köşeye sıkıştırmıştır. 251 şehidin ve binlerce gazinin mücadelesi neticesini vermiş ve ülke terör örgütünden amansız bir mücadele neticesinde bir gecede kurtarılmıştı.

15 Temmuz gecesinde başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı tavrı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplanan milletvekillerinin partiler üstü mutabakatı, bu kurumlara meşruiyetini veren Türk milletinin sabaha kadar süren direnişi darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının temel, belki de yegâne nedenidir. Bu direniş yalnızca demokrasi tarihimiz açısından parlak, yeni bir sayfanın açılmasına kapı aralamamış, aynı zamanda Türkiye’de asker-devlet-darbeler-demokrasi ilişkilerinin yeniden tanımlanmasına yönelik analitik yaklaşımların geliştirilmesi zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir. 

15 Temmuz bize yeni bir şey öğretti, siyasi tarihimizde hiçbir örneği olmayan bu gelişme artık darbe gerçekleştirecek olanlar için bir defa daha düşünmelerini zorunlu kılacak bir çığır açtı. 15 Temmuz’da yaşananlar bir ”Halk Devrimi” dir. Bu devrim bir anlık olup bitmiş bir şey değildir. Köklerini yönetimsel beceride bulan ve gelecek hain oluşumları bertaraf etmek için yüreklere korku salan etkisi uzun zaman demokrasileri korumak için yeterli olacak bir devrimdir. O gece darbeye karşı demokrasinin kazanması pek çok faktörün bileşkesiydi. Burada hiçbir faktörün önemini küçümsemek doğru olmaz. Çünkü darbecileri boğan o son damla suyun kimin katkısı olduğunu hiçbir zaman ölçemeyeceğiz ve buna gerek de yok: Çünkü bu herkesin ortak zaferidir.

Sonuç olarak, 15 Temmuz Darbesine karşı direniş, bir yüreğin çelik tank paletinden daha sert, 15 yaşında daha askerlik çağına gelmemiş bir çocuğun general rütbesi taşıyan teröristlerden daha vatansever, 75 yaşındaki bir teyzenin, elinde silahı ölüm saçan üniformalı teröristlerden daha cesur olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.

Kaynakça:

-Alkan, Haluk (2016). 15 Temmuz’u Anlamak: Parametreler ve Sonuçlar, Bilig Dergisi (79), 253-270.

-Aydoğdu, Hüseyin (2017). Türk Demokrasisinin Büyük Fay Hattı: Darbeler. (Editörler: Mustafa Aslan Ve Ark) Uluslararası Darbe Sempozyumu Bildiri Kitabı. 26/27/28 Mayıs. (Cilt 2). Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi Yayınları, 717-734.

-Bağlı, Sevda, (2019). 15 Temmuz Darbe Girişimine Karşı Gösterilen Halk Direnişinin Sosyo-Politik Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Aanabilim Dalı, Konya.

-Çelebi, Mustafa. B. Ve Temel, Faruk (2017). Türkiye’nin Darbe Geçmişi ve 15 Temmuz Karşı Darbesi: Anayasal, Toplumsal ve Siyasal Çerçevede Karşılaştırmalı Bir Analiz www.turkishstudies.net/Makaleler/1603210000_7ÇelebiMustafaBurakddk-125-148.pdf Turkısh Studies, cilt,12, Sayı, 16, 125-148. 

-Çukurçayır, Mehmet, Ali, (2006). Sosyal Katılma ve Yerel Demokrasi Küreselleşme Sürecinde Yurttaş, Yönetim Siyaset. Konya: Çizgi Yayınevi.

-Evkuran, Mehmet (2018). Kötülüğün Ekolojisini Anlamak-15 Temmuz Ve Sonrası Süreçte FETÖ Algıları ve Okumaları Üzerine- (Editör: İbrahim Turan). 15 Temmuz ve FETÖ Siyasi, Sosyal, Kültürel ve Dini Boyutlarıyla 15 Temmuz ve FETÖ. Samsun: 19 Mayıs Üniversitesi Yayınları, 127-140. 

-Güney, Zehra, B. (2018). Ortadoğu ve Batı Medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile Mısır Darbesi Mukayesesi Asıa Mınor Studies,.Cilt: 6(12), 106-130 https://dergipark.org.tr/asm/issue/38814/428809. 

-Koçak, Hüseyin ve Durna, Fatma, Z. (2017) 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi ve Türk Toplumu, Uluslararası Darbe Sempozyumu Bildiri Kitabı.26/27/28 Mayıs. (Cilt: 2). Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi Yayınları, 753-766.

-Miş, Nebi, Gülener, Serdar ve Coşkun, İpek, Duran, Hazal, Ayvaz, M. Erkut (a). (2016). Demokrasi Nöbetleri Toplumsal algıda 15 Temmuz Darbe Girişimi (1. Baskı). İstanbul: SETA Kitapları.

-Özcan, Ömer F ve Devran, Yusuf (2016). 15 Temmuz Darbe Girişimi: Gelenekselden Yeniye Medya Araçlarının Kullanımı, AJIT-e: Online Academic Journal of Information Technology 2016 Fall/Güz – Cilt/Vol: 7  Sayı/Num: 25, 75.

-Özdemir, Ferudun (2016). Tankları Durduran Ebabiller 15 Temmuz Demokrasi Mücadelesinin Ölümsüz Kahramanları (9. Baskı). İstanbul: AZ Kitap.

-Özipek, Bekir, Berat (2016). 15 Temmuz ve Sonrası Üstüne. Editör: (Bekir Berat Özipek). 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Demokrasinin Anlamı. Liberal Düşünce. Yı:21. Sayı:(83). 115-125.

-Palabıyık, Adem (2016). “15 Temmuz darbe Girişiminde Liderlik ve Milli Duruş Örneği Olarak, Recep Tayyip Erdoğan Üzerine Bir Değerlendirme”, Uluslararası Demokrasi Sempozyumu: Darbeler ve Tepkiler, Sempozyum Kitabı, 344-362.

-Şener, Nedim (2017). 15 Temmuz Bir Yüreğin çelik Tanktan Güçlü Olduğunu Göstermiştir. (Editör: Fatih Sadırlı). Sözün Bittiği Yer. Gazetecilerin Gözünden 15 Temmuz. İstanbul: Bahçelievler Belediyesi Yayınları, 158-168.

-Yıkılmaz, Ayça, (2016). Ak Partinin Dış Politika ideolojisi: Yeni Muhafazakârlık, Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı, Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı, Konya.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

ALTINBAŞ Kuyum
OPET

E-Bülten Aboneliği