Telefon
WhatsApp
KALBİNLE DİNLE ve ANLA
Hax

Bir konuyu, bir durumu, bir insanı ve tabii ki de bir dersi anlamanın ön koşulu dinlemekten geçer. Bununla beraber toplum olarak anlamayı sağlayacak ‘etkin dinleme’ becerilerine sahip değiliz. Erken çocukluk döneminden itibaren çocuklarımıza çeşitli oyun ve etkinliklerle ‘etkin dinleme’ becerisi kazandırmalıyız. Kendini dinlemek de buna dahil olmalı. Kendini dinlemeyi bilen insan, kontrol etmeyi ve anlatmayı da bilir. Bunu başarmak için kalbimizi dinlemeliyiz. Kararlarımızı sadece aklımızla değil gönlümüzü de dinleyerek vermeliyiz. Vücudumuza kulak vermeliyiz. Vücudumuza iyi gelen gelmeyen her şeyi yememeliyiz mesela.  

Dinlemiyoruz... 

Sabahları rüzgârı dinliyor musunuz, ya da dinlediniz mi hiç? Bence ilk işiniz bunu denemek olsun. Sabah uyanır uyanmaz saat kaç olursa olsun pencerenizi açın ve derin nefesler alın, sonra tekrar yatağınıza uzanın, uyumayın rüzgârın sesini dinleyin. Deniz kenarına gidin dalgaları dinleyin, Sessizce ve sakince nemi ve tuz kokusunu içinize çekin.  İyi bir dinleyici olmadan iyi bir konuşmacı da olamazsınız. Dinlemeden hissedemezsiniz hissetmediğiniz için de kelimelerin anlamını, ruhunu konuşurken sesinizin tınısına yansıtamazsınız.  

Oysa ne çok söz söylemiş büyüklerimiz dinlemek üzerine. Ama o sözleri de eski eşyaların kapatıldığı üstü tozlu sandıklara kapatmışız. 

Aile içinde de çocuk konuşmaya, soru sormaya başladığı andan itibaren ciddiye alınarak dinlenirse dinlemeyi öğrenecektir. Aile bireylerinin birbirlerini dinlemesi de son derece önemlidir. Eskiler ne güzel anlatmışlar bunu: ‘Can kulağıyla dinlemek’ diye. İşte tam da budur etkin dinleme dediğimiz. Sabırla dinlemek, sonuna kadar ilgiyle dinlemek, anlamak için dinlemek, fısıltıları, dedikoduları değil gerçekleri muhatabı karşımıza anlamak için alarak önyargılarımızdan, peşin hükümlerimizden sıyrılarak dinlemek.  

Birileri bizi muhatap alıp, bize herhangi bir şey söylediğinde söyleneni anlamak için kulak vermiyoruz.  Söylenene değil de aklımızdan geçene odaklanıyoruz. Bizimle konuşanla nasıl bağ kuracağımıza, onu nasıl doğru anlayacağımıza değil de kendimizi nasıl ifade edip, ne söyleyeceğimize konsantre oluyoruz. Dinlemeden sadece konuşmak günümüz insanının hastalığı maalesef çoğu insan sadece konuşuyor, çok konuşmayı, karşısındakini dinlememeyi, onu bastırmayı, daha çok söz söylemeyi bir üstünlük aracı olarak görüyor.  

İnsanın ruhu sesinde gizlidir.  Kendi ruh halimizi anlamak için de sesimize kulak verelim. Sesimiz bize nasıl hissettiğimizi gözterir. Onu kontrol ederek ruhumuzu kontrol edebiliriz ve karşımızdaki insanları da seslerinden anlayıp tanıyabiliriz. O nedenle dinlemek anlamaktır, tanımaktır. Anlamak için dinlemeyi başardığımız zaman pek çok şey kendiliğinden değişecek. Ancak çoğumuz bunun yerine kendi aklımızdakini ispat için konuşuyoruz. Bunu yaparak maalesef kendi kalıplarımızda saplanıp kalıyor, öğrenme alanımızı daraltıyoruz.  

Bizim kadîm medeniyetimizde dinlemek hep konuşmaktan üstün tutulmuştur. ‘Söz gümüşse sükût bu yüzden altındır.’Çocuk dinlemeyi öğrenerek büyüsün diye sus küçüğün, söz büyüğündür’. Günlük hayatımızda belki binlerce şey işitiriz, ama dinlediğimiz şeyleri duyar, hisseder, anlarız. Dinlediğimiz vakit Allah’ın murâd ettiği derûndaki mânâ ortaya çıkar. İnsan dinlenildiği zaman kendisine bahşedilen özellikleri de fark eder.  İnsanın  “Elestü bi Rabbiküm” hitabına mazhar olması ancak dinlemesiyle mümkün olur böylece insan Muhammedî sırrı düşünüp Hayy sırrına Belâ cevabıyla erer. 

Bağdatlı Rûhî de: 

‘Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der"

Dün mektebe vardı, bugün üstâd olayım der "

tavır ve tutumunda olan kişileri; dinlemeden, öğrenmeden, bilmeden konuşan kişiler olarak tarif eder. Medeniyetimizde ve köklerimizde var olan dinleme yeteneğimizi geliştirmeden anlama ve anlaşılma sorununu çözemeyiz. Eğitim ortamlarındaki, sosyal yaşamda iletişimdeki ve toplumda pek çok sorunun temelindeki ince detay burada dinlemeyi bilmeyişimizde gizli. Bu tarz bireyler dayatılan algılar, fısıldananlardan da etkilenmeyecek kendileri dinleyip, anlayıp idrak edecektir. Bugün her meslekte, her mevkide ve her yaşta muhatabını dinlememe, dinleyememe hastalığı İle karşı karşıya oluşumuzun nedeni etkin dinlemeyi bilmeyişimizdir.  

Bakınız ünlü düşünürler neler söylemiş dinlemeye dair:

F. W. Foersten
Dinlemek; insana kendini ölçmek, değerlendirmek imkânlarını sağlar.

Baraccio
Dinlemek, yarı doğmaktır.

Mahmud Celaleddin Paşa
Bin dinle bir söyle demişler, fakat bu asırda hiç söylememek daha iyidir.

İtalyan Özdeyişi
Dinlemekten akıl, söylemekten pişmanlık doğar.

B. Franklin
Dinlemesini bilenler, ülkelerini fethetmesini bilenlerden; daha büyüktürler.

C. Marley
Güzel konuşmak için tek bir yol vardır; dinlemeyi öğrenmek.

John Stuart Mill
Başkalarını iyilikle, saygıyla dinlemek, iç zenginliğinin en güzel belirtisi ve daha iyi olmanın en büyük yardımcısıdır.

Erzincani Salih                                                                                                                                                                                                                                                                 “Vuslat-ı cânan için biz cümleden dûr olmuşuz”

Hepimizin bildiği bir Nasreddin Hoca fıkrası ile bitirelim:

Hoca pazarda dolaşırken bakar ki çok güzel renkleri olan bir kuş satılmaktadır, fiyatını sorar, adam 10 altın der. Hoca:

– Ne özelliği var bunun 10 altın istiyorsun?

– Bu papağandır, konuşur.

deyince Hoca hemen eve koşar, hindisini koltuğunun altına alır ve pazarın yolunu tutar. Bir köşede o da beklemeye başlar. Dostları gelerek

– Hocam ne bekliyorsun, hayırdır? dediklerinde

– Bizim hindiyi getirdim satacağım.

– Ne kadar istiyorsun?

– 100 altın.

– Ne yaptın hocam, hindi hiç 100 altın eder mi, bak ileride bir adam papağanını 10 altına satıyor. Üstelik papağan konuşuyor da.

– O konuşuyorsa bu da susuyor, dinliyor.

diyerek konuşmanın 10 altın ediyorsa, dinlemenin de 100 altın ettiğini ve daha kıymetli olduğunu bizlere veciz bir tarzda anlatır.

Bilmenin, öğrenmenin doğru anlamanın, tanımanın, muhabbet ve iletişim kurmanınn yolu dinlemekten geçer. Duymaktan, işitmekten değil, can kulağıyla dinlemekten...

Can kulağıyla dinlediğimiz ve dinlendiğimiz bir hafta dilerim. 

 

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

ALTINBAŞ Kuyum
OPET

E-Bülten Aboneliği