A WORLD PRESS

Medeniyet maddi ve manevî unsurlarıyla bir bütündür. Medeniyet inşa ederken bir yandan köklerimize dönüp oradan güç alırken bir yandan da zamanın gerektirdiği teknik ve maddî eserleri ortaya koymak gerekir. Yol yapmak, köprüler kurmak, binalar inşa etmek gibi medeniyetin maddi unsurları daha çabuk ortaya koyulur ve göz önündedir. Lâkin manevi ve ilmî süreç daha uzun zamanda ortaya çıkar ve gözle görülmez. Son 20 yılda medeniyetimizin maddi unsurları kadar, manevî unsurları da gelişmektedir. Hem de gezi kalkışması, 15 Temmuz Darbe teşebbüsü, FETÖ vb. bir çok engel ve müdahaleye karşın…

Ayasofya’nın ibadete açılması,Taksim Camii ve Kültür Merkezi, Çamlıca Camii ve içindeki İslâm Medeniyeti Müzesi, Okullarımızda (sadece İmam Hatip Okullarımızda  değil tüm okullarımızda) seçmeli ders olarak okutmaya başladığımız Osmanlı Türkçesi, İslâm Bilim Tarihi, Türk Kültür ve Medeniyeti Tarihi, Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, Temel Dinî Bilgiler Dersleri medeniyetin manevî unsurlarını oluşturmaya yönelik gelişmelerden sadece bazılarıdır. 15 Temmuz’da köprüye, meydanlara akın akın koşan milletimiz, LGBT terörüne karşı Saraçhane’de tek yürek olan milletimiz bu medeniyet İnşası yolunda  cesaretle ilerlediğimizin delilidir. Susup köşesine çekilip izleyen değil tepki gösteren, harekete geçen bir toplum haline gelmemiz de bu manevi inkişafın bir sonucudur. Ümitsiz olmamamız gerektiğini gözler önüne sermektedir. 

Nerede ümitsiz, karamsar tablo çizen hükümeti ve Sayın Cumhurbaşkanımızı eleştiren, 20 yılda maddi manevi tüm unsurlarıyla medeniyet inşa edilmesi yolunda alınan mesafeyi görmezden gelen, yok sayan, şikayet eden varsa sorumluluk sahibi olmayan kişiler de bunlardır. Zira sorumluluk ve ümitsizlik yan yana barınmaz. 
Yazdıklarım yetinmeliyiz anlamına gelmemeli. Elbette ki yeterli değil, elbette ki daha iyisi olacaktır yeter ki bize açılan yolda cesaretle yürümeyi bilelim.  Medeniyet İnşası yolunda liderinin izinden cesaretle yürüyecek alt kadrolar, bürokratlar olmazsa eksiklikler ve ilerlemedeki yavaşlık kaçınılmazdır. 

Toplumumuzun mihenk taşı en büyük öneme sahip yapısı aileye bir bakalım. Kendimizi de buna dahil ederek. Kaç aile okulunda aile eğitimleri verildiğinde TV dizilerini, işinden bir saatini, dedikodusunu feda edip okula gidiyor? Veli akademileri  okullarda 4 yıldır uygulanıyor, kaç sosyolog,  tarihçi, yazar, psikolog, akademisyen para kazanma kaygısını bir kenara atıp en yakınındaki okula giderek Veli̇ akademilerinde ailelere çocuğun sağlıklı gelişimi, ergenlerle iletişim, aile içi iletişim vb konuda gönüllü eğitim vermek istiyorum demiştir.

Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Milli Eğitim Bakanlığımızca başlatılan onlarca güzel çalışma var, kaç kişi inanarak hüsn-ü kalple bu çalışmaları okulunda sadece çocuklarımız için medeniyet inşası idealine hizmet için takip edip uyguluyor.  

Hadi hükümeti eleştirmeyi bırakalım da bir de kendimize bakalım. Medeniyet inşasının en önemli kıymeti beşeri unsurdur. İnsan unsurudur. Kaç aile okula başlamadan önce okul öncesi dediğimiz dönemde çocuğunun ilk öğretmeni anne – babasıdır, ilk okulu evidir bilinciyle çocuğuna emek veriyor.  Kaçımız evimizin en yakınındaki okul kütüphanesine bu ay ki maaşından iki kitap alarak katkıda bulundu, çocuklar okusun okuyan insan görsün, okuma kültürü gelişsin diye kaçımız okullarda okuma saatlerine ya da söyleşilerine misafir olmaya talip oldu. Lisan-ı Hal ile çocuklara gençlere örnek olmak için nasıl bir gayretimiz var? 

Medeniyet inşası için açılan yolda hedefe varmanın en önemli unsurları,  inanmak, çalışmak, kararlı olmak ve devlet- millet kucaklaşması ile yol yürümektir. Küresel teröristlerin korkulu rüyası da budur. 
Türkiye Yüzyılı inşa etmeye söz veren bir Cumhurbaşkanına sahip olduğum için gurur duyuyor ve 20 yılda kazanılan eserlere bakarak bu medeniyet inşasına yürekten inanıyorum.