Telefon
WhatsApp
SÜRGÜNDEKİ AKRABALARIMIZ: AHISKA TÜRKLERİ
Hax

SÜRGÜNDEKİ AKRABALARIMIZ: AHISKA TÜRKLERİ

Dr. Tayfun Atmaca                             4.Temmuz.2021

Ahıska Türklerinin Gürcistan’a Dönüş Meselesi ve Yaşananlar

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve Ekim 1917 Devrimi’ni takiben Ahıska’dan Türkiye’ye kaçan Ahıska Türkleri dışında, Türkiye’de birçok insan, Ahıska Türklerinin kim olduğunu 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından öğrendi. 1991’den önce ‘Türk Dünyası’na ilgi duyanların bile önemli bir kısmı; Sovyet coğrafyasında Türkiye Türkçesi konuşan, aynı kültürü paylaşan, kendini tüm zorluklara ve yasaklara rağmen ‘Türk’ olarak tanımlayan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne büyük bir sadakatle bağlı olan, aslında vatandaşı olmasa da siyaseten kendi devletinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu düşünen bu topluluğun varlığı hakkında herhangi bir bilgi sahibi değildi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından yirmi sekiz yıl geçmiş olmasına ve 1991 yılından bu yana binlerce Ahıska Türkü’nün Türkiye’ye göç etmesine rağmen hâlen birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının Ahıska Türklerinin kim olduğunu bilmediği, onlar hakkında bilgi sahibi olmadığı, birçok açıdan düşündürücü ve yadsınamaz bir gerçektir.

Bilindiği gibi günümüzde Ahıska Türkleri gibi topluluklar, özellikle de ana vatanları stratejik bir nitelik taşıyorsa, çeşitli bölgesel ve küresel aktörlerin çıkarlarına bağlı olarak manipüle edilebilmekte, dolayısıyla da uluslararası düzeyde önem kazanabilmektedir.

1944 yılında Sovyet rejimi tarafından stratejik sebeplerle Orta Asya’ya sürülen Ahıska Türklerinin Gürcistan’daki köylerine geri dönüşü hâlen stratejik nedenlerle ertelenmekte, Türkiye de dâhil olmak üzere, Ahıska Türklerinin yaşadığı birçok ülke, uluslararası örgüt ve düşünce kuruluşları konuyu siyasi ve stratejik açıdan ele almaya devam etmektedir. Somut bir örnek vermek gerekirse, Ahıska Türklerinin kendi topraklarına dönüşü Gürcistan’ın Avrupa Konseyi üyeliğinin (1999) bir şartı olmasına rağmen, ne Gürcistan Devleti ne de Avrupa Konseyi dönüş sürecinin planlanan şekilde yürütülmesini gerçekleştirebilmektedir. Ahıska Türklerinin Sovyet dönemi boyunca yaşadıkları insanlık dramına ve Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra devam eden ayrımcılık ve baskılara rağmen, bu sorunların bir insan hakları meselesi olarak uluslararası platformda gündeme gelmesi son derece sınırlı kalmaktadır.

Günümüzde yaklaşık olarak 600 bin Ahıska Türkü; Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkiye, Azerbaycan, ABD, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Gürcistan ve K.K.T.C. olmak üzere dünyanın on ülkesinde yaşamaktadırlar.

Uzun yıllar Sovyetler Birliği’nin kontrolünde kalan Ahıska Bölgesi’nin Türk nüfusu sürekli adaletsizlik ve zulümlere tabi tutulmuştur. Stalin’in sürgün emrine dâhil edilen bölgedeki Türkler, 14 Kasım 1944’te amansız koşullar altında Orta Asya’ya sürgüne gönderilmişlerdir. Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürgün edilen halk yollarda binlerce kayıp vermiştir. Stalin’in ölümüne kadar özel iskân rejiminde yaşayan Ahıska Türklerinin sürüldükleri topraklara geri dönme izni verilmemiştir.

Ahıska Türkleri, vatanlarına dönüş mücadelesini hiçbir zaman bırakmamışlardır. 1956’da ‘Sıkı Yönetim Rejimi’nin kaldırılmasıyla vatan Ahıska’ya dönmek için Moskova’ya ve Gürcistan SSC’ye müracaatlarda bulunmuşlardır. Fakat hiçbir girişimleri sonuç vermemiştir. Uluslararası toplum, mevcut Ahıska Türklerinin durumundan habersiz olması nedeniyle destek vermemiştir. Ahıska Türklerinin sorunu uluslararası toplumun gündemine Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra girmiştir. Özellikle Gürcistan’ın Avrupa Konseyine müracaatı ve 1999’da örgüte kabul edilmesiyle İnsan Hakları ve Özgürlükler konusunda öneme sahip olan kuruluşun gündemine girmiştir. Gürcistan’ın da Avrupa Konseyine üye olmak istemesiyle, Ahıska meselesi kurumun sürekli takibine girmiştir.

Gürcistan 2007 yılında Ahıska Türklerinin geri dönüşünü içeren bir düzenlemeyi meclisten geçirmiştir. Bu kanuna göre 2008-2009 döneminde müracaatlar yapılacak 2010 yılından itibaren ‘vatana dönüş statüleri’ verilecektir. 2008’in başında başlaması gereken müracaatlar, başvuru formları ancak Haziran 2008’de verilmesi dolayısıyla 6 ay geç başlamıştır. Yasa içerik açısından Ahıska Türkleri tarafından hayal kırıklığıyla karşılanmıştır. Hem yasanın Ahıska Türklerinin mağduriyetini ortadan kaldırmadan uzak olması, hem müracaatlarda istenen belgelerin çokluğu, hem formların yalnızca Gürcüce olması nedeniyle, hem de bilgi eksikliği ve propaganda yüzünden müracaatlar sınırlı kalmıştır. Sadece bu sürecin geri dönüşü olmadığına inananlar müracaatta bulunmuşlardır. Fakat yine de bu şartlar altında 14 bine yakın kişi müracaatta bulunmuştur. Bunlardan: Belgelerin Gürcü yönetiminin istediği gibi tamamlayan 5.841 kişinin dosyası Gürcü makamlarınca kabul edilmiş, işleme konulmuş, iki bine yakın dosya Rus dilinde olması nedeniyle işleme alınmamış ve 7 bin kişinin dosyası teslim alınmamış, halen akıbetini beklemektedir.

Gürcistan Avrupa Konseyine verdiği sözü yerine getirme çabası içerisinde olduğunu göstermek için, 2011 Haziran ayından itibaren Ahıska Türklerine ‘vatana dönüş statüsü’ vermeye başlamışlardır. Gürcistan’daki parlamento seçimlerine kadar bu statüler verilmeye devam edilmiş, 900’e yakın kişiye geri dönüşçü statüsü verilmiştir. 2011 yılında 1000 kişiye statü verileceği ileri sürülmüş fakat bu rakama bugün bile ulaşılamamıştır.

Gürcistan’ın geri dönüş sürecini geciktirmiş olmasına karşın, Avrupa Konseyi İzleme Komisyonu raportörler tayin ederek taahhütlerini hangi şekilde yerine getirdiğini araştırmakta ve rapor etmektedir. Gürcistan ile ilgili en son rapor 2011’de hazırlanmış ve Ahıska Türklerine geniş yer verilmiştir.

Avrupa Konseyi yetkilileri tarafından geri dönüş süreciyle ilgili yapılan incelemelerde durum bütün eksiklikleriyle ortaya konulmuştur. 2011’de bitmesi planlanan geri dönüşle ilgili hala adım atılmamış, ortaya atılan birçok bahaneden dolayı süreç uzatılmaktadır.

Ahıska Türklerinin geri dönüşünü engelleyen bir başka faktör ise Ermenilerin ve bir kısım Gürcülerin itirazlarıdır. Bu itirazların ana noktası Ahıskalıların gelişiyle bölgede sosyal huzursuzlukların baş göstereceği ve etnik çatışmaların çıkacağıdır. Problemin çözümünü engelleyen ciddi bir faktör de Ermenistan’dan gelen diplomatik baskı ve Ermeni diasporasının tutumudur. Bu örgütlü Ermeni diasporası Gürcistan’ı bölgeyle ilgili Ermeni toprak iddialarını şiddetlendirmekle tehdit etmektedir. Ahıska Türklerinin anavatanı olan ve bugün Cavahetya olarak anılan bölgede nüfusun çoğunluğunu Ermeniler oluşturmaktadır. Ermeniler burada çok örgütlüdür, hatta silahlı insan gücüne bile sahiptir.

2011 yılından beri geri dönüş sürecinde olumlu gelişme yaşanmamıştır. ‘Vatana dönüş statüsü’ verilen Ahıskalılar hala beklemektedirler. Ekim 2012’de yapılan Parlamento seçimlerinden sonra Birdzina İvanişvili Gürcistan’ın başbakanı olmuştur. Yeni hükümetin başa gelmesiyle de değişen bir şey olmamıştır. Birdzina İvanişvili, 14 Şubat 2013 tarihinde Türkiye’ye yaptığı resmi ziyarette dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüş, Ahıska meselesi gündeme getirildiğinde olumlu karşılamıştır. Fakat hala bu konuyla ilgili herhangi bir adım atılmamıştır.

Son dönemde Gürcü yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda geri dönüş sürecinin tamamlanmasının gereğine dikkat çekilmektedir. Örneğin, Dışişleri Bakanı Maya Panjikidze, Mart 2013’te, Batum’da yaptığı basın toplantısında, Gürcistan’ın Ahıska Türklerinin geri dönüşüne ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirtmiş, beş bin başvuru olduğunu, bin başvurunun sonuçlandığını ifade etmiştir.

Sonuç olarak Ahıska Türklerinin sürüldükleri topraklara geri dönmeleri sınırlı oranda gerçekleşebilecek bir talep olduğu söylenebilir. Gürcistan’ın Avrupa Konseyi nezdinde verdiği taahhütleri gerçekleştirememesi geri dönüş konusunda aksaklıklara sebep olmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri Ahıska bölgesinde Türk varlığının olması sadece SSCB döneminde değil bugün bile rahatsız edici unsurdur. Nitekim Ahıska’nın Türk sınırına yakın olması Ahıska Türklerinin bu bölgeye yerleşmesinde şüphe uyandırmaktadır. Diğer önemli sebepler de bu bölgenin enerji hatları üzerinde bulunuşu ve Kafkaya’ya açılan kapı olma özelliği bölge üzerindeki demokratik gelişimi engelleyici etkenler olarak rol oynamaktadır. 

KAYNAKÇA:

Aydıngün, Ayşegül ve Aydıngün, İsmail: Ahıska Türkleri: Ulusötesi Bir Topluluk-Ulusötesi Aileler, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Dizisi; Yayın No: 21, Ankara 2014.

Atmaca, Tayfun: Sömürülen Topraklarda Sürgünler ve Soykırımlar, Ankara 2009.

Ahıska Vizyonu 2013: Ahıskalı Öğrenciler Mezunlar ve Mensupları Derneği (AHİMED), İstanbul 2014, s.47.

Davrıshova, Niliufer: Sovyetler Birliği’nin Sürgün Politikası ve Ahıska Türkleri Sürgünü, İstanbul Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2015.

Elşan İzzetgil: “Ahıska Sorunu ve Avrupa Konseyi Raporları”, Türkbilim, Sayı: 9, Haziran 2012, s.213.

“Programma KPSS: (Komünist Partisi Programı)”, Moskova, 1961.

Mahmut Niyazi Sezgin-Kamil Ağacan: “Dünden Bugüne Ahıska Türkleri Sorunu”, Avrasya-Bir Vakfı, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ankara 2003, s.33.

Nana Sumbadze: “George Tarkhan Mouravi, Repatriation and Adoptation of Deported Meskhetians: Society and State in Supra-national Context”, Center for Geographical Regional Studies, Tiflis, (Çevrimiçi) http://www.policy.hu-sumbadze/osiipf/html.

Özcan, Kemal: Stalin Döneminde Sürgünler, Stalin ve Türk Dünyası (Editörler: Emine Gürsoy Naskali-Liasian Şahin) Kaknüs Yayınları, İstanbul 2007.

Yalçınkaya, Alaeddin: Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler Birliğinde Moskova-Türkler İlişkileri, Dağıtım: Simurg, İstanbul 1999.

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

ALTINBAŞ Kuyum
OPET

E-Bülten Aboneliği