Telefon
WhatsApp
TÜRKLER
Hax

TÜRKLER

Erol Yılmaz     4. Temmuz.2021

Türk milletinin tarihi, zamanımızdan en az 4500 yıl öncelerine kadar uzanmaktadır. Türkler, Altay
dağlarının kuzeyinde yer alan Minusinsk bölgesinde yaşıyorlardı. Adı geçen bölgede, M.Ö. 2500 -
1700 arasındaki Afanasyevo ve 1700 -1200 arasındaki Andronovo kültürlerinin incelenmesinde,
Türklük damgasını kesinlikle ortaya koyan at iskeletlerine ve keramiklere rastlanmıştır.Türkler, M.Ö.
1200’den itibaren iki kola ayrılıp doğuya ve batıya göç etmişler; Alp-Er-Tunga başkanlığında
Maveraünnehr’e ulaşan Türkler, Persler’le mücadeleye girişmiş; diğer kol ise Çin’in kuzey- batısına
yerleşmiştir.Çin coğrafyasında Türk izlerinin görülmesi de böylece M.Ö. 770’lerde başlamıştır.
Türkçe’de “Kun”, Batı dillerinde “Hun” olarak bilinen Türkler, ilk çağların en kudretli imparatorluğunu
tesis ettikten sonra; sırasıyla günümüzde Cumhurbaşkanlığı armasında simgelen şu devletleri
kurmuşlardır. Büyük Hun İmparatorluğu- Batı Hun İmparatorluğu-Avrupa Hun İmparatorluğu- Ak Hun
İmparatorluğu- Göktürk Kağanlığı- Avar Kağanlığı- Hazar Kağanlığı- Uygur Kağanlığı- Karahanlı Devleti-
Gazne Devleti- Büyük Selçuklu Devleti- Harezmşahlar Devleti- Altın Ordu Devleti- Timur
İmparatorluğu- Babür İmparatorluğu- Osmanlı İmparatorluğu.
M.Ö. 800 yıllarında Anadolu’dan İtalya’ya göç eden Etrüskler, TURSCİ, TİRSEN, TİRHEN adlarıyla
bilinirlerdi. Türkologlar, bunların “TUR-TÜRK” kelimesinin ilk izleri olabileceğini söylüyor. Eski Hint
kaynakları, Türkleri “TURUŞK” diye bilirlerdi.M.Ö. 6. yüzyılda Çin’in “ÇU” sülalesinin yıllığında ve
İranlıların “Avesta” destanında, Türklerin Ataları “T – R” sesleriyle anılır.Yunanlı tarihçi Herodot’un
“YURKAE” dediği, Romalıların “TURKAE” şeklinde yazdıkları kavimler de TüRKLER olmalıydı. İlk Türk
devletini kuran Hun’ların (M.Ö. 3. Yüzyıl) kral klanını Çinliler “TU-KU”olarak kaydetmişlerdi.Çinliler,
yaklaşık 700 yıl sonra, Göktürkleri de “TUKYU” olarak yazacaklardı. Bu bilgilerin bir kısmı kesin, bir
kısmı da tartışmalı olarak kabul edilmiştir.Türk sözcüğü ile ilgili; soy, kavim, aşiret adı olarak çok eski
zamanlarda başka türlü söyleniş şekillerine rastlansa da, hem devlet hem de onun milleti anlamında
resmi olarak ilk kullanılışı Göktürk (Kök-Türk) İmparatorluğu zamanında olmuştur.
M.S. 5. ve 6. yüzyıllardaki Pers ve Bizans metinlerinde, artık “TÜRK” kelimesi açık seçik ortaya çıktığı
görülüyor. M.S. 552’den sonra Göktürkler “TÜRK” adını resmileştirince, kendi etnik adları ne olursa
olsun, imparatorluğa bağlı Türkçe konuşan her kavime ortak ad olarak “TÜRK” denilmeye
başlandıktan sonra, “TÜRK” kelimesi millet adı olarak kullanılıp günümüz kadar geliyor. Selçuklu ve
Osmanlı İmparatorluklarının millet adı ‘Türk’tü. Osmanlı Devleti’nin son çağında milli şuurunu
kaybetmiş bir kısım aydın kesim, “TÜRK” kelimesini ‘köylü’ ve ‘kaba’ anlamında kullanmaya
kalkışmışsa da, Türkçülük cereyanı bu itibarı tekrar geri getirmiş ve nihayet Cumhuriyetle “TÜRK”,
yeniden devlet ve millet adı olmuştur.
Türk kelimesinin kökü ve manası ile ilgili; Arap kaynaklarından biri, Arapçadan türemiş düşüncesiyle
‘terk’ sözcüğünden hareketle, ‘ terkedilmiş manasındadır’ der. Divan-ı Lügati’t-Türk, daha güvenilir bir
iddiada bulunur ve ‘olgunluk çağına gelmiş erişmiş’ anlamına geldiğini söyler. Ziya Gökalp ve Bartold,
kelimenin önceleri bazen ‘t’ sesi olmadan kullanıldığına işaret ederek, bunun ‘türe’ veya ‘töre’
kelimesine benzediğini, kanun ve nizama bağlı millet manasında ‘ türeli veya töreli’ demek olduğunu
ileri sürerler. İran destanları da benzer bir yakıştırma yaparak ‘TUR/TUZ – İntizam’ manasında
olduğunu söylerler. Bazı türkologlar ise, TÜRK’ün sadece ‘halk’ veya ‘bir devletin tebası’nı ifade
ettiğini belirtirler.Bu açıklamaların kiminde yakıştırmacılığı hemen görülen, kiminde ise ağırlığı olan
deliller gösterilmiştir.İddialar ne olursa olsun, ilmin çok sıkı süzgecinden geçirilince geriye elle tutulur
derecede gerçeklerin kalacağı aşikardır.
Yukarıda anlatılanların dışında, hem sağlam temellere dayanan, hem de ilim çevrelerinde çoğunlukla
onay gören iki önemli kuramdan da bahsedelim.
TÜRK=TÜREMİŞ : Ana kök ‘tür’ veya ‘tur’dur. Nasıl ‘yürümek’ten ‘yürük’ kelimesi çıkmışsa, ‘tür’ veya
‘türemek’ten ‘türük’ çıkmıştır. Yurtları da ‘tur’dan, İran eki ‘an’ eklenerek “Turan” olmuştur. Orhun
yazıtlarında “TÜRK” adı “TÜRÜK” olarak yazılıdır. Çok eski soy birliğimiz olan Macarlar, Türklere
“TÖRÖK” derler. Kuramın bir kuvvetli tarafı da sosyal-antropoloji ilmine uygun düşmesidir: Bu ilme

göre, pek çok kavim önceleri adsız yaşamış, dillerinden sadece ‘insan’, ‘türemiş insanlar’ manasına
gelen kelimeyle kendilerini anmışlardır. Türklerin de böyle yapmış olmaları akla yakın gelmektedir.
TÜRK=GÜÇLÜ – KUVVETLİ: Eski Türk kitabelerinde ve Uygur kaynaklarında kullanılan ve ‘kuvvetli’
manasına gelen bir ‘törük’ kelimesi vardır. Bu kuramın bir zayıf noktası şudur: ‘Törük’ sıfatı, ‘türemek’
fiilinden sonra çıkmıştır. O yüzden, milletimizi anlatmak için değil, milletimizin ‘kuvvetli’ olduğunu
göstermek için kullanılmış olabilir. Nitekim Fransızlar, “ fort comme un Turc” ( Türk gibi kuvvetli)
derler. Yani milletimiz “ TÜRÜK” adıyla ve güçlü- kuvvetli olarak nam salmış, onun için de adları
Uygur lehçesine ‘kuvvetli’ sıfatı halinde girmiştir.Ayrıca, İranlılar, Türkleri ‘güzel’ görmüş, o yüzden de
Farsçada ‘Türk’ kelimesi ‘güzel’ anlamında kullanılmıştır.
Büyük Selçuklular’ın son hakanı Sultan Sancar’ın saray şairi olan Nişapiru’nun Farsça yazdığı
“Nesebname” de, Selçuklular’ın tarih sahnesine çıkışı, sultanların şahsiyeti ve yaptıkları hizmetler
anlatılıyor. “Türk Kültürü” dergisinin Aralık 1972 tarihli 122. sayısında Farsça ve Türkçe olarak
yayınlanan şiirin, Türkçe çevirisi sayın Nadir Ricaloğlu’na ait.
Doğdu Selçuk ey Buhara “Nur”, gufran üstüne,
Şarktan garbe uzanan umran, umran üstüne.
Kurdu devlet etti hem imar Tuğrul’la Çağrı,
Yazdı tarih onlara destan, destan üstüne.
Amcadan sonra çıkınca tahta Şah Alparslan,
Düştü Kayzer taht için derman, derman üstüne.
Bir Melikşah vardı, erdemli eşsiz padişah,
İndi gökten hep ona ferman, ferman üstüne.
Berkyaruk’la Mehmed’ten pek zaman geçmeden,
Çıktı ülke yükselip eyvan, eyvan üstüne.
İşte Sancar ‘Yurtta sulh, cihanda gerçek sulh çün’
Geçti başa, oldu Başbuğ; han, hakan üstüne.
Kaynak: Tercüman Gazetesi-Türk ve İslam Ansiklopedisi / 1978

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

ALTINBAŞ Kuyum
OPET

E-Bülten Aboneliği